Banner

MEVZUAT
AVUKATLIK HUKUKU
MAKALELER
HUKUK HABERLERİ
FAYDALI BİLGİLER
İÇTİHATLAR
DİLEKÇE-FORM
ADLİ REHBER
İNSAN HAKLARI
HUKUK SÖZLÜĞÜ
DAVA TÜRLERİ
HUKUKİ BELGELER
 
Reklam Alanı

Host - Sponsor





   MEHMET KAYA /Türkiye Davası

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Kararı

MEHMET KAYA /Türkiye Davası*

Başvuru no. 36150/02
Strazburg
6 Aralık 2005

USUL

1.Dava, Mehmet Kaya (?başvuran?) isimli Türk vatandaşının, 3 Eylül 2002 tarihinde, İnsan Hakları ve Temel Hürriyetlerin Korunması Sözleşmesi?nin (?Sözleşme?) 34. maddesine dayanarak Türkiye Cumhuriyeti aleyhine AİHM?ye yaptığı başvurudan (no. 36150/02) kaynaklanmaktadır.

2.Başvuran, Adana Barosu?na bağlı Türker Doğan isimli avukat tarafından temsil edilmiştir. Türk Hükümeti (?Hükümet?) AİHM?deki yargılama için bir Ajan tayin etmemiştir.

3.13 mayıs 2004 tarihinde, AİHM, başvuruyu Hükümet?e bildirmeye karar vermiştir. AİHS?nin 29 § 3. maddesini uygulayarak başvurunun kabuledilebilirliği ve esaslarını aynı anda inceleyerek bir sonuca varmaya karar vermiştir.

4. Başvuran ve Hükümet, esaslara ilişkin görüşlerini bildirmişlerdir (İç Tüzük, 59 § 1. madde).

5.1 Kasım 2004 tarihinde, AİHM, Dairelerinin oluşumunu değiştirmiştir (25 § 1. madde). Bu dava, yeni oluşturulmuş olan İkinci Daire?ye tevzi edilmiştir (52 § 1. madde).

OLAYLAR

DAVA ŞARTLARI

6.Başvuran 1961 doğumludur ve İstanbul?da ikamet etmektedir.

7.Başvuran, 12 Eylül 1980 tarihinde silahlı saldırı yapmış olmak ve cinayete kasdetmek şüphesiyle yakalanmış ve polis gözaltına alınmıştır.

8.17 Ekim 1980 tarihinde, Ankara Sıkı Yönetim Mahkemesi başvuranın tutuklu yargılanması talimatını vermiştir.

9.13 Nisan 1991 tarihinde, tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılmıştır.

10.25 Aralık 1992 tarihinde, Ankara Sıkı Yönetim Mahkemesi başvuranı Türk Ceza Kanunu?nun 450 § 4. maddesi uyarınca taammüden cinayetten suçlu bulmuş ve ömür boyu hapis cezasına çarptırmıştır.

* Dışişleri Bakanlığı Çok taraflı Siyasî İşler Genel Müdürlüğü tarafından Türkçe?ye çevrilmiş olup, gayrıresmî tercümedir.
11.12 Mayıs 1993 tarihinde, Askeri Yargıtay, Ankara Sıkı Yönetim Mahkemesi?nin, kararını, sözkonusu suç bağlamında iç hukuku yanlış yorumladığı gerekçesiyle bozmuş ve davayı birinci derece mahkemesine göndermiştir.

12.Sıkı Yönetim Mahkemelerinin yetkisini iptal eden 3953 sayılı Kanun?un 27 Aralık 1993 tarihinde resmen yürürlüğe girmesini takiben, Ankara Ağır Ceza Mahkemesi, başvuranın davasına bakma yetkisi kazanmıştır.

13.1994 yılında, Ankara Ağır Ceza Mahkemesi, yüz otuz iki sanıkla birlikte başvuranı yargılamaya başlamıştır.

14.21 Kasım 2003 tarihinde, yapılan pek çok duruşmadan sonra, Ankara Ağır Ceza Mahkemesi, yukarıda bahsedilen suçtan dolayı başvuranı suçlu bulmuş ve Türk Ceza Kanunu?nun 59. maddesi uyarınca otuz altı yıl hapis cezasına çarptırmıştır.

15.7 Mayıs 2004 tarihinde, Ankara Ağır Ceza Mahkemesi Cumhuriyet Savcısı bu karara karşı Askeri Yargıtay?a başvurmuştur.

16.Başvurana yönelik cezai işlemler Yargıtay?da devam etmektedir.

HUKUK

I.AİHS?NİN 6 § 1. MADDESİNİN İHLAL EDİLDİĞİ İDDİASI

17. 16.Başvuran, işlemlerin uzunluğunun, AİHS?nin 6 § 1.maddesindeki ?makul süre? şartı ile uyumlu olmadığını öne sürerek şikayetçi olmuştur. Sözkonusu maddeye göre:

?Herkes, gerek medeni hak ve yükümlülükleriyle ilgili nizalar, ? konusunda karar verecek olan, ? bir mahkeme tarafından davasının makul bir süre içinde, ? görülmesini istemek hakkına sahiptir.?

18.Hükümet, buna itiraz etmiştir.

19.AİHM, işlemlerin, başvuranın yakalanarak polis gözaltına alındığı 12 Eylül 1980 tarihinde başladığını ve halen devam etmekte olduğunu not eder. Dolayısıyla, yirmi beş yıldan fazla sürmüştür.

20.AİHM?nin yetkisi, ratione temporis, Türkiye?nin Avrupa İnsan Hakları Komisyonu?na bireysel başvuru dilekçesi hakkını tanıdığına ilişkin deklarasyonu sunduğu tarih olan 28 Ocak 1987?den sonra geçen on sekiz yıl dokuz ayı dikkate almasına izin vermektedir. Bununla beraber, yukarıda anılan deklarasyonun sunulduğu tarihte işlemlerin durumunu da dikkate alması gerekmektedir (bkz. Canoçak ? Türkiye, nos. 25182/94 ve 26956/95, §§ 25-26, 20 Şubat 2001, ve Şahiner ? Türkiye, no. 29279/95, § 21, AİHM 2001-IX). Bu önemli tarihte, işlemler halihazırda altı yıldan fazla sürmüştü.

A.Kabuledilebilirlik

21.AİHM, başvurunun AİHS?nin 35 § 3. maddesi kapsamında temelsiz olmadığını not eder. Ayrıca, herhangi başka bir sebepten ötürü kabuledilmez olmadığını da not eder. Dolayısıyla kabuledilebilir ilan edilmesi gereklidir.


B.Esaslar

22.Hükümet, başvuranın itham edildiği suçları ve yüz otuz üç sanığı kapsayan geniş çaplı bir yargılamayı organize etme gerekliliğini dikkate alarak davanın karmaşık olduğunu ifade etmiştir. Bu unsurların işlemlerin uzunluğunu açıkladığını ve yargı makamlarına hiçbir ihmal veya gecikmenin yüklenemeyeceğini öne sürerek itiraz etmişlerdir.

23.Başvuran, kendisine yönelik işlemlerin halihazırda yirmi beş yılı geçtiğini ve hala devam ettiğini belirterek itiraz etmiştir.

24.AİHM, gerek birinci derecede gerekse temyiz işlemlerinde ciddi gecikmeler olduğu kanısındadır. Başvurana ve sayıca fazla diğer sanıklara ilişkin işlemlerin yönelik davanın karmaşık olduğunu kabul edebilir. Bu durumda, işlemlerin yirmi beş yıl sürdüğünü ve bunların içinden on sekizden fazlasının AİHM?nin yetkisi dahiline girdiğini not eder. Süre, haddinden fazladır ve yalnızca karmaşıklığa ilişkin mülahazalarla haklı gösterilemez. AİHM?ye göre, işlemlerin uzunluğu yalnızca yerel mahkemelerin davayla özenle ilgilenmemiş olmasıyla açıklanabilir (bkz. yukarıda anılan Canoçak ve Şahiner kararları, sırasıyla §§ 32 ve 27).

25.Elindeki tüm kanıtları konuya ilişkin içtihadını dikkate alarak AİHM, sözkonusu işlemlerin uzunluğunun ?makul süre? şartını karşılamadığını tespit etmiştir.

26.Dolayısıyla, AİHS?nin 6 § 1. maddesi ihlal edilmiştir.

II.AİHS?NİN 41. MADDESİNİN UYGULANMASI

27. AİHS?nin 41. maddesine göre:

?Mahkeme işbu Sözleşme ve protokollerinin ihlal edildiğine karar verirse ve ilgili Yüksek Sözleşmeci Tarafın iç hukuku bu ihlali ancak kısmen telafi edebiliyorsa, Mahkeme, gerektiği takdirde, hakkaniyete uygun bir surette, zarar gören tarafın tatminine hükmeder.?

A.Tazminat

28.Başvuran, AİHM?den 329.000 Euro ile 481.000 Euro arasında bir maddi tazminat belirlemesini ve 500.000 Euro manevi tazminat ödenmesine karar vermesini talep etmiştir.

29.Hükümet, başvuran tarafından talep edilen meblağlara itiraz etmiştir.Başvuranın iddia edildiği üzere maddi ve manevi kaybı için destekleyici herhangi bir kanıt sunmadığını öne sürmüştür. Ayrıca, AİHM?nin, tazminat prosedürünü suistimal etmeden, başvurana yalnızca adilane bir manevi tazminat ödenmesine karar vermesi ve bunu yaparken AİHM?nin benzer başvurularda ödenmesine karar verdiği meblağları referans alması gerektiğini ifade etmiştir.

30.Maddi tazminatla ilgili olarak AİHM, elindeki kanıtlara dayanarak, başvuranın, maddi zararın gerçekten işlemlerin makul olmayan uzunluğundan kaynaklandığını ortaya koyamadığını tespit etmiştir (bkz. mutatis mutandis, Kulda ? Polonya [BD], no. 30210/96, § 164, AİHM 2000-XI)

31.Ancak, AİHM, başvuranın yalnızca bir AİHS ihlali tespitiyle tazmin edilemeyecek bazı manevi zararlara maruz kalmış olduğunu kabul etmektedir. Eşitlik temelinde yaptığı değerlendirmeyi ve içtihadında ortaya konulmuş olan ölçütleri dikkate alarak (bkz. Ahmet Koç ? Türkiye, no. 32580/96, § 37, 22 Haziran 2004) AİHM başvurana bu başlık altında 14.000 Euro ödenmesine karar vermiştir.

B.Mahkeme masrafları

32.Başvuran, ayrıca yerel mahkemelerde ve AİHM?deki harcamalar için 6.000 Euro talep etmiştir.

33.Hükümet, yalnızca gerçekten yapılmış harcamaların tazmin edilebileceğini ileri sürmüştür. Bu bağlamda, tüm masraf ve harcamaların başvuran veya temsilcisi tarafından belgelenmesi ve kabataslak rakamlar ile listelerin, harcamayı kanıtlamada ilgili ve gerekli belgeler olarak görülmemesi gerektiğini belirtmiştir.

34.AİHM, bir avukat tarafından temsil edilen başvuranın yasal yardım almadığını not eder. Eşitlik temelinde yaptığı değerlendirme ve içtihadında ortaya konulmuş olan ölçütleri dikkate alarak (bkz. diğerlerinin yanı sıra, yukarıda anılan Ahmet Koç, § 40, Çaloğlu ? Türkiye, no. 55812/00, § 33, 29 Temmuz 2004 ve Yanıkoğlu ? Türkiye, no. 46284/99, § 45, 14 Ekim 2004) AİHM başvurana mahkeme masrafları için 2.000 Euro ödenmesine karar vermiştir.

C.Gecikme faizi

35.AİHM, gecikme faizi olarak Avrupa Merkez Bankası?nın kısa vadeli kredilere uyguladığı faiz oranına üç puan eklemek suretiyle elde edilecek oranın uygun olduğuna karar vermiştir.

YUKARIDAKİ GEREKÇELERE DAYANARAK AİHM OYBİRLİĞİYLE,

1.Başvurunun kabulüne;
2.AİHS?nin 6 § 1. maddesinin ihlal edildiğine;
3. (a)Sorumlu Devlet?in başvurana, AİHS?nin 44 § 2. maddesi uyarınca kararın kesinleştiği tarihten itibaren üç ay içinde, ödeme tarihinde geçerli olan kur üzerinden Yeni Türk Lirası?na çevrilmek üzere, uygulanabilecek her türlü vergiyi ve
(i)14.000 Euro (on dört bin Euro) manevi tazminat;
(ii)mahkeme masrafları için 2.000 (iki bin Euro);
(iii) ve uygulanabilecek her türlü vergiyi ödemesine;
(b) yukarıda anılan üç aylık sürenin aşılmasından ödeme gününe kadar geçen süre için Avrupa Merkez Bankası?nın kısa vadeli kredilere uyguladığı faiz oranına üç puan eklemek suretiyle elde edilecek oranın gecikme faizi olarak uygulanmasına;
4. Başvuranın adil tazmin talebinin kalan kısmının reddine

KARAR VERMİŞTİR.

İngilizce hazırlanmış, Mahkeme İç Tüzüğü?nün 77 §§ 2. ve 3. maddeleri uyarınca 6 Aralık 2005 tarihinde yazılı olarak tebliğ edilmiştir.

S. DOLLE J.-P COSTA
Sekreter Başkan

 

SIK SORULANLAR
BİLGİ EDİNME
TÜKETİCİ KÖŞESİ
ÜCRETSİZ AVUKATLIK
HUKUK EĞİTİMİ
 
Üyelik işlemleri
 
K.Adı
Parola
            
      Şifremi Unuttum
      Üye Ol
Hukuk Arama Motoru
Hukuk Anketi
Reklam Alanı







Zirve100