Banner

MEVZUAT
AVUKATLIK HUKUKU
MAKALELER
HUKUK HABERLERİ
FAYDALI BİLGİLER
İÇTİHATLAR
DİLEKÇE-FORM
ADLİ REHBER
İNSAN HAKLARI
HUKUK SÖZLÜĞÜ
DAVA TÜRLERİ
HUKUKİ BELGELER
 
Reklam Alanı

Host - Sponsor





   ATAOĞLU /Türkiye Davası

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Kararı

ATAOĞLU /Türkiye Davası*


Başvuru no:77111/01
Strazburg
20 Ekim 2005



OLAYLAR

Başvuran 1964 doğumlu olup İstanbul?da ikamet etmektedir.

İçişleri Bakanlığı kontrolörü tarafından düzenlenen bir raporda, İstanbul Esenyurt Belediyesi?nin muhasebesinde ve yönetiminde bir takım usulsüzlüklere yer verilmiştir.

10 Nisan 2001 tarihinde İstanbul DGM, aynı mahkemenin Cumhuriyet Savcılığı?nın başvurusu üzerine, jandarmadan aralarında başvuranın da bulunduğu yirmi yedi kişinin ev ve işyerlerinin aranması ve gerçeği ortaya çıkaracak belgelere el konulmasını istemiştir.

Başvuran 11 Nisan 2001 tarihinde, yürütülen hazırlık soruşturması çerçevesinde yakalanmış 12 Nisan 2001 tarihinde ise jandarma tarafından sorguya çekilmiştir.

18 Nisan 2001 tarihinde hakim karşısına çıkan başvuran hakkında, isnat edilen suçun niteliği ve delillerin durumu dikkate alınarak tutuklu yargılama kararı verilmiştir.

20 Nisan 2001?de başvuranın avukatı tarafından tutuklu yargılama kararına karşı yapılan itiraz reddedilmiştir.

2 Temmuz 2001 tarihinde Cumhuriyet Savcılığı tarafından aralarında başvuranın da bulunduğu kırk iki kişi, çıkar amaçlı suç örgütü oluşturmak, bu örgüte üye olmak ve yardım etmek, kamu ihalelerinde adam kayırmak, komisyon almak ve yazılı belgelerde sahtekarlık yapmakla suçlanmıştır.

20 Temmuz 2001 tarihinde İstanbul DGM, hakkındaki suçlamalar ile delillerin durumunu dikkate alarak başvuranın tutukluluk halinin devamına karar vermiştir.

17 Ağustos ve 25 Ekim 2001 tarihlerinde başvuranın avukatı müvekkilinin serbest bırakılmasını talep etmiştir.

Dava halen ulusal mahkemelerce görülmektedir.




* Dışişleri Bakanlığı Çok taraflı Siyasî İşler Genel Müdürlüğü tarafından Türkçe?ye çevrilmiş olup, gayrıresmî tercümedir.
HUKUK AÇISINDAN

I. AİHS?NİN 5§3. MADDESİNİN İHLAL EDİLDİĞİ İDDİASI HAKKINDA

Başvuran AİHS?nin 5§3. maddesini hatırlatarak, hemen bir hakim ya da yasayla yetkili kılınmış diğer bir görevli önüne çıkarılmadığından ve makul bir süre içerisinde yargılanmadığından şikayetçi olmaktadır.

A. Gözaltı süresi

1. Kabuledilebilirlik hakkında

Hükümet AİHM?den gözaltı süresine ilişkin şikayeti, iç hukuk yollarının tüketilmediği gerekçesiyle reddetmesini talep etmektedir. Hükümet?e göre başvuran CMUK?un 128§4. maddesine dayanarak serbest bırakılması için başvuruda bulunmalıydı.

AİHM daha önceden benzer bir itirazı Öcalan-Türkiye kararında ([GC], no: 46221/99, 12 Mayıs 2005) reddetmiş olduğunu hatırlatır. AİMH bu kararında, CMUK?un 128§4. maddesi gereğince ulusal yargıç tarafından gözaltının yasallığı konusunda yapılan incelemenin, AİHS?nin 5§4. maddesinin gerektirdiklerine uygun olmadığına hükmetmiştir. AİHM bu kararından ayrılmasını gerektirecek hiçbir neden bulamamıştır.

Ayrıca başvuran hakkında yapılan suçlamalar belli ölçüde ağır suçlamalar niteliği taşımaktadır ve gözaltı süresi de ulusal yasalara uygundur. Bu koşullarda AİHM, bu hususta hakim önünde yapılacak bir itirazın, serbest bırakılmayla sonuçlanmaktan uzak olduğu kanaatine varmıştır (bkz., Öcalan kararı, § 70).

Dolayısıyla AİHM Hükümet?in itirazını reddetmiştir. Mahkeme bu şikayetin AİHS?nin 35§3. maddesine göre açıkça dayanaktan yoksun olmadığını ve başka hiçbir kabuledilemezlik gerekçesiyle karşılaşılmadığını saptamıştır. Sonuç olarak şikayet kabuledilebilir bulunmuştur.

2. Esas hakkında

Hükümet başvuranın gözaltı süresinin olayların meydana geldiği dönemde yürürlükte olan ulusal yasarla uygun olduğunu belirtmektedir. Hükümet ayrıca 17 Ekim 2001 tarihinde yapılan Anayasa değişikliğinden bu yana gözaltı süresinin hiçbir durumda dört günü aşmadığını eklemektedir.

AİHM başvuranın gözaltı süresinin 11 Nisan 2001 tarihinde yakalanmasıyla başlayıp, 18 Nisan 2001 tarihinde hakim karşısına çıkarılıp hakkında tutuklu yargılama karar vermesiyle sona erdiğini, dolayısıyla yedi güne sürdüğünü kaydeder.

AİHM (Brogan ve diğerleri-Birleşik Krallık, s. 33, §62) davasında, hakim karşısına çıkarılmadan geçen dört gün altı saatlik gözaltı süresinin, toplumun bütününü terörizmden korumayı amaç edinse bile, AİHS?nin 5§3. maddesinde belirlenen zaman sınırlarını aştığı yönünde hüküm getirdiğini hatırlatır.

Dolayısıyla AİHM başvuranın hakim önüne çıkarılmadan önce yedi gün boyunca gözaltında tutulmasının gerekli olduğunun kabul edilemeyeceğine kanaat getirmiştir.
Sonuç olarak AİHS?nin 5§3. maddesi ihlal edilmiştir.

B. Tutuklu yargılama süresi

AİHM başvuranın 18 Nisan 2001 tarihinde tutuklandığını kaydeder. İstanbul DGM 20 Temmuz 2001 tarihli duruşmada başvuranın tutuklu yargılanmasına karar vermiş, başvuranın avukatı ise 17 Ağustos ve 25 Ekim 2001 tarihinde müvekkilinin serbest bırakılmasını talep etmiştir. Fakat dosyada yer alan unsurlardan, başvurana bu tedbirin mi uygulandığı yoksa serbest mi bırakıldığı, serbest bırakıldıysa da bunun hangi tarihte gerçekleştiği anlaşılmamaktadır. Bu itibarla AİHM başvuranın avukatından ilk kez 22 Ocak 2004 tarihinde bu konuya açıklık getirmesi istemiş fakat sözkonusu kişi bu talebi yerine getirmemiştir. Başvuranın avukatı, başvurusunun kabuledilebilirliği ve esası hakkında 7 Temmuz 2004 tarihli görüşü ile 13 Mayıs 2005 tarihli ek görüşünde de bu konuda açıklama yapmamıştır.

Başvuranın açıklama yapmaması ve şikayetini destekleyecek delil unsurları sunmamış olması nedeniyle başvuranın bu kısmının AİHS?nin 35. maddesinin 3. ve 4. fıkraları uyarınca açıkça dayanaktan yoksun bulunup reddedilmesi gerektiğine karar vermiştir.

II. AİHS?NİN 41. MADDESİNİN UYGULANMASI HAKKINDA

A. Tazminat

Başvuran maruz kaldığı maddi ve manevi zarar için 50.000 (elli bin) Euro talep etmektedir.

Hükümet bu iddialara karşı çıkmaktadır.

AİHM tespit edilen ihlal ile iddia edilen maddi zarar arasında nedensellik bağı bulamadığından bu talebi reddetmiştir. Diğer yandan AİHM başvurana manevi tazminat olarak 2.000 (iki bin) Euro ödenmesine karar vermiştir.

B. Masraf ve Harcamalar

Başvuran, AİHM ve yerel mahkemeler nezdinde yaptığı masraf ve harcamalar için 10.000 (on bin) Euro tazminat talebinde bulunmaktadır. Başvuran bu harcama miktarını kanıtlayıcı hiçbir belge sunmamıştır.

Hükümet bu iddiaya karşı çıkmaktadır.

AİHM?nin bu konudaki içtihadına göre, başvuranlar ancak yaptıkları masraf ve harcamaların gerçekliğini, zorunluluğunu ve miktarının makul olduğunu ortaya koyduklarında sözkonusu masraf ve harcamalar geri ödenebilir. Bu durumda AİHM, elindeki unsurları ve yukarıda belirtilen kriterleri gözönüne alarak, tüm masraflarla birlikte başvurana 500 (beş yüz) Euro ödenmesinin makul olduğuna kanaat getirmiştir.

C. Gecikme Faizi
AİHM, Avrupa Merkez Bankası?nın marjinal kredi kolaylıklarına uyguladığı faiz oranına üç puanlık bir artışın ekleneceğini belirtmektedir.


BU GEREKÇELERE DAYALI OLARAK AİHM OYBİRLİĞİYLE,

1. Başvurunun gözaltı süresine ilişkin olarak kabuledilebilir olduğuna, geri kalanının ise kabuledilemez bulunduğuna;

2. AİHS?nin 5§3. maddesinin ihlal edildiğine;

3. a) AİHS?nin 44§2. maddesi uyarınca, kararın kesinleştiği tarihten itibaren üç ay içinde, ödeme tarihindeki döviz kuru üzerinden Türk Lirası?na çevrilmek üzere ve miktara yansıtılabilecek her türlü vergiden muaf tutularak, Savunmacı Devlet tarafından başvurana, manevi tazminat olarak 2.000 (iki bin) Euro, masraf ve harcamalar için ise 500 (beş yüz) Euro ödenmesine;

(b) sözkonusu sürenin bittiği tarihten itibaren ödemenin yapılmasına kadar Hükümet tarafından, Avrupa Merkez Bankası?nın o dönem için geçerli olan faiz oranının üç puan fazlasına eşit oranda basit faiz uygulanmasına;

4. Adil tazminata ilişkin diğer taleplerin reddine;

karar vermiştir.

İşbu karar Fransızca olarak hazırlanmış ve AİHM İç Tüzüğü?nün 77. maddesinin 2. ve 3. fıkralarına uygun olarak 20 Ekim 2005 tarihinde yazıyla bildirilmiştir.

 

SIK SORULANLAR
BİLGİ EDİNME
TÜKETİCİ KÖŞESİ
ÜCRETSİZ AVUKATLIK
HUKUK EĞİTİMİ
 
Üyelik işlemleri
 
K.Adı
Parola
            
      Şifremi Unuttum
      Üye Ol
Hukuk Arama Motoru
Hukuk Anketi
Reklam Alanı







Zirve100